Dünya’ nın en prestijli dergilerinden biri olan NEJM’de kafein ve kahve tüketimi hakkında yeni derleme yayınlandı.
Makaleden güncel bilgiler:
- Kahve ve çay, dünyada en popüler içecekler arasındadır ve önemli miktarda kafein içerirler, bu da kafeini en çok tüketilen psikoaktif ajan haline getirir. Çeşitli bitkiler tohumlarında, meyvelerinde ve yapraklarında kafein içerir. Kahve ve çayın yanı sıra, bu bitkiler kakao çekirdekleri (çikolatanın bir bileşeni), yerba mat yaprakları (bitki çayı yapmak için kullanılır) ve guaranaberries (çeşitli içeceklerde ve takviyelerde kullanılır) içerir.
- Kafein; alkolsüz içecekler, enerji içecekleri de dahil olmak üzere yiyecek ve içeceklere ve yorgunluğu azaltmak için pazarlanan tabletlere eklenebilir.
- Buna karşılık, filtrelenmemiş kahvede bulunan diterpen cafestol, serum kolestrol seviyelerini arttırır. Bu nedenle, kahve ve diğer kafein kaynakları ile ilgili araştırma bulguları dikkatli bir şekilde yorumlanmalıdır, çünkü etkiler kafeinin kendisinden kaynaklanmayabilir.
- Geç saatlerde kafein tüketimi uyku gecikmesini artırabilir ve uyku kalitesini düşürebilir.
- Yüksek kafein alımı idrar çıkışını uyarabilir, ancak orta dozda kafeinin (=günde 400 mg) uzun süreli alımı ile hidrasyon durumu üzerinde zararlı bir etki bulunamamıştır.
- Toksik etkilerin 1.2 g veya daha yüksek alımlarda meydana geldiği tahmin edilmekte ve 10 ila 14 g’lık (75-100 fincan) bir dozun ölümcül olduğu düşünülmektedir.
- Izole (saf) kafein alımının sistolik ve diyastolik kan basıncında bir miktar artışa neden olduğu gösterilmiştir. Ancak kafeinin kahve ile alımında kan basıncında böyle bir etki görülmemiştir.
- French press, Türk kahvesi gibi filtrelenmemiş kahvenin yüksek tüketiminde (ortalama günde 6 fincan) kan LDL değerleri, filtrelenmiş kahveye kıyasla yaklaşık % 11 daha yüksek bulunmuştur. Filtre kahvenin kan kolestrol seviyesini yükseltmediği görülmüştür. Bu nedenle, filtrelenmemiş kahve tüketimini ve orta düzeyde espresso bazlı kahvenin tüketimini sınırlamak, serum kolesterol düzeylerini kontrol etmeye yardımcı olabilir.
- Yapılan pek çok çalışma kahve ve kafeinin artan kanser oranıyla ilişkili olmadığına dair önemli kanıtlar sunar. Kahve polifenolleri, yağ homeostazını iyileştirerek ve oksidatif stresi azaltarak karaciğer steatozuna ve fibrojeneze karşı koruma sağlayabilir.
- Günde 3-5 fincan aralığınında kahve tüketiminin koroner arter hastalığı, felç ve kalp damar nedenlerinden ölüm arasında ters bir ilişki gözlenmiştir.
- Sınırlı kanıtlar, kafein tüketiminin kilo alımı üzerindeki düşük oranda faydalı etkisini de desteklemektedir. Bununla birlikte, alkolsüz içecekler, enerji içecekleri ve ilave şeker içeren kahve veya çay gibi kalorisi yüksek kafeinli içecekler kilo alımına neden olabilir.
- Hem kafeinli hem de kafeinsiz kahve tüketimi, hepatik insülin direncini azaltır. İnsülin üzerindeki olumsuz etkinin, kafein dışında kahve bileşenlerinin glikoz metabolizması üzerinde uzun vadeli olumlu etkileriyle dengelendiğini düşünülmektedir.
- Kahve tüketimi, safra kesesi taşları ve safra kesesi kanseri riskinin azalmasıyla ilişkilendirilmiştir.
- Yüksek kafein alımının çeşitli yan etkileri olabilir: yetişkinler için günde 400 mg ve hamile ve emziren kadınlar için günde 200 mg kafein limitleri önerilir. Bu değerler, kişinin kafein duyarlılığına göre değişkenlik gösterebilir.
Mevcut kanıtlar, hastalıkların önlenmesi için kafein veya kahve alımını önerme konusunda bir garanti vermez, ancak hamile olmayan, emzirmeyen, sağlık sorunu olmayan yetişkinler için orta düzeyde kahve veya çay tüketiminin sağlıklı bir yaşam tarzının parçası olabileceğini düşündürmektedir.
Sosyal Medyada Paylaş:
Bunlar da İlginizi Çekebilir
Roux-en-Y Gastric Bypass (RNYGB) ve sleeve gastrectomy (SG) ameliyatları hem obezitenin hem T2DM (Tip2 diyabet) iyileştirilmesinde en etkili müdahale yöntemi ol…
Devamını OkuBugün dünya genelinde 500 bin yetişkin, obez ve 1 milyara yakın insan da fazla kilolu. Son 15 yılda 20 yaş üstü kadınlarda obezite oranı %40&n…
Devamını Oku