<p>Şişmanlık cerrahisi sonrası ilk günlerde ilk iki gün özellikle su, elma suyu ve protein solüsyonlarıyla beslenmeye başlıyoruz. İlk bir hafta sonrasında çorbalara geçilebiliyor. Özellikle değişik çorbalar denenebilir. Ama yine protein solüsyonlarına mutlaka devam edeceğiz. Proteinin buradaki amacı kas kitlenizi kaybetmemek. İlk bir sulu ve daha sonrasında üçüncü haftadan itibaren geçiş lapalı gıdalardan sonra da katı gıdalara geçiş dönemi başlıyor. Hastaların en büyük korkusu şu. Ben ameliyattan sonra miden küçüldüğü için ve ameliyatlı olduğum için hiçbir şey yiyip içemeyeceğim ve sonuçta çok kötü günler geçireceğim gibi hisse kapılabiliyor. Aslında bu üç nedenden dolayı doğru değil. Birincisi ameliyat sonrası iştahınız az olacak. İkincisi ameliyat sonrası mide hacmine küçüldüğü için iki köfte yediğiniz zaman on köfte yemiş gibi hissedeceksiniz ve diyetteki o açlık, aşerme duygusu ortadan kalkacak. Üçüncüsü hormonal olarak mide çok gerildiği için beyinden salgılanan endorfin, serotonin ve mutluluk hormonlarının etkisiyle kendinizi huzursuz hissetmeyeceksiniz. Zaten özellikle mide küçültme, tüp mide ameliyatının hastalar tarafından çok sevilmesinin nedeni basitçe az gıdayla çok tokluk yaratarak mutlu olarak kilo verebilme sanatı olarak ifade edilmekte günümüzde.</p>
<p>Hastalarımızın en büyük korkusu şişmanlık cerrahisinden ölüm korkusuyla ortaya çıkıyor. Çünkü gazete medya haberleri çok etkileyici olabiliyor. Bugün ülkemizde maalesef bir şekilde şişmanlık cerrahisinde çok hızlı bir ivme var. Cerrahi merkezler özellikle tüp mide dediğimiz mide küçültme ameliyatlarının çok aşırı yaygınlaşması nedeniyle biraz da kontrolsüz yaygınlaşması nedeniyle tecrübe eksikliği az olan merkezler ve cerrahlarda kaçak ve kaçak olasılığının yanı sıra, kaçakların tedavi edilememesine bağlı sorunlar gözükebiliyor. Yirmi beş yıllık meslek yaşantımda açıkçası obezite cerrahisi benim en güvenli olduğum, en sevdiğim alanlardan birisi. Hiç ölüm olayım olmadı. Tüm serim içerisinde de sadece bir kaçak vakası var. Onu da sorunsuz olarak tedavi ettim. Peki insanlar niçin korkuyor? Niçin ölüm korkusu ve kaçak korkusu bu kadar yaygın? Kabaca bir örnek vermek gerekirse Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Amerikan Bariatrik Cerrahi Derneği'nin yaptığı çalışmaya göre bu ameliyatlardan ölüm oranı binde bir. Yani kesesi ameliyatı kadar. Örneğin bir kalp ameliyatında ölüm oranı ise yüzde iki. Yani yüz kişiden iki ölü kişi ölüyor. Ama hiç kimse koroner bypass ameliyatına girerken ya işte hastamız ölüm olayı ne kadardır diye sorgulamıyor veya ölümü sorgulamıyor. Hemen bir örnek vereyim. Şişmanlık ameliyatı olan insanlarda kalp nedeniyle ölümler yüzde altmış oranında azalıyor. Yine elimde raporlar var. Hemen size buradan bilgiler vereyim. Şeker hastalığına ölüm oranları yüzde doksan oranında azalıyor. Bu Amerikan raporları. Kalp hastalıkları yanı sıra kansere bağlı ölümler yüzde altmış oranında azalıyor. Yani bu cerrahi ölüm oranı son derece düşük olduğu gibi diğer hastalıklarda da ölüm oranını düşürüyor. Bu çok önemli. Bu konuda çok sayıda çalışma var. En önemlisi de İsveç çalışması. İsveç'te yapılan bilimsel çalışmada ameliyat olanlarla olmayanlar karşılaştırıldığında ameliyat olanların on yıl daha fazla yaşadığı ortaya konmuş. Elbette ki bu verilere rağmen ortaya çıkan bir gerçek de yok değil. Hastaların doktor seçimine dikkat etmesi gerekiyor. Merkez seçimine dikkat etmesi gerekiyor. Orada da sorulacak olan soruları bizim kazandığımız Center Excel kriterlerinde aranmak gerekiyor. O da nedir? Bir, bu cerrah bu işi kaç yıldır yapıyor? Üç yıldır mı? Beş yıldır mı? On yıl yirmi yıldır mı? İdeali on yıl ve ötesi bir tecrübe. İkincisi her yıl tane yapıyor mu? Ve değişik ameliyatlar yapıyor mu? Tek ameliyatı mı yapıyor? Üçüncüsü, yaptığı ameliyatlarda geri kilo alımı olduğunda, darlık olduğunda onları tekrar ameliyat edip düzeltebiliyor mu? Kaçak olduğunda stent veyahut da laparoskopiyle girip revizyon, direnler, takma becerisi var mı? Böyle bir altyapısı olan hastanede yaşıyor mu? Çalışıyor mu? En önemlisi tomografisi. Veyahut gerekli radyolojik donanımı, bunlara müsait bir hastane mi? Onun ötesinde yeterli destek ekibi var mı? Diyetisyeniyle, psikoloğuyla, hasta koordinatörüyle. Takibe hastaların yeterli yapılıyor mu? Bütün bunlar sonuç olarak birleştiğinde bariatrik cerrahi sonuç da tecrübeli merkezlerde, safra kesesi ameliyatı kadar riskli ama size kazandırdığı yaşam süresi bakımından da bugün için hiçbir hastalıkta verilen olmayan derecede çok daha üstün size sonuçlar veren bir tedavi biçimidir.</p>
…