Reflü ameliyatlarının uzun dönem sonuçlarını etkileyen birçok faktör vardır. Bunların başlıcaları ilk olarak hasta
seçiminde yatar. Bizler reflü hastası olan hastaları olarak çok iyi değerlendirmemiz lazım. Bunun değişik nedenleri
olabilir. Kapak yetmezliği, kapağı yukarı kayması, yemek borusu hareket bozuklukları, mide çıkışının bozuklukları,
diyabet gibi hastalıklarda beraber gözüken, motive bozuklukları gibi çok çeşitli hastalıklar. Dolayısıyla
sizlerin bilmesi en önemli konu reflü hastalığın hangi tipten ve nedeni nedir? Cerrahi de o nedene göre bir çözüm
sunar. Genel olarak kabul edilen şey şudur. Eğer siz asit düşürücü ilaç kullandığınızda çok iyi hissediyorsanız
kendinizi ve asit düşürücü ilacı kestiğinizde şikayetleriniz hemen tekrarlıyorsa ve bu şikayetleriniz tipik dediğimiz
yanma, kaynama, ağrı, yediklerinizin yukarı gelmesi veya boğaza kaçma hissinin olması, öksürük gibi şikayetlerse
biz bunlara tipik diyebiliriz. Bu tür şikayetleri olup ilaca iyi cevap veren hastalarda ameliyat gereklilikleri daha
fazladır ve başarı oranı da çok fazladır. Ama hastanın a tipik dediğimiz karında gaz, şişkinlik ön plandaysa yani
bizim fonksiyonel dediğimiz hastalıklar, fonksiyonel dislepsiler veya iltihabı bol sendrom dediğimiz, spastik
kolon gibi kalın bağırsağa ait sorunlar varsa veya hasta şikayetleri, ilaca iyi cevap vermiyorsa, ilaç içtiğinde de
hastanın ilaçtan kastın protonpon dediğimiz ilaçlar ve asit düşürücü ilaçlar. Iyi cevap yok ise bu hastalarda
ameliyata cevap, yani ameliyatın yanıtı çok iyi olmayacaktır. Yine hasta seçimde çok önemli bir faktör. Reflü özefajitin
veyahut da gastrozefa reflü hastalığının klinik olarak tam olarak ortaya konmasıdır. Bunun için endoskopi yeterli değildir.
Bazı hastalarda. Yemek borusunda yaralar varsa bu bize hastalığın asit reflüsünden olduğunu gösteren dolaylı bir
sonuç olduğu için biz deriz örneğin. Bir şekilde bize dolaylı olarak bir kanıt sunar. O kanıt da şudur. Yemek borusunda
yaralar var. Demek ki asit kaçıyor. O halde asit için bu bir kanıttır. Ama baktık yemek borusuna hiç yara yok. Ve
hastanda şikayetleri var. Bu hastalarda ne yapalım? Bu hastalarda mutlaka pH metre veya çalışmalarıyla bu refünün
şiddetine bakmamız lazım. Reflü hastalığı kanıtlanmasındaki en önemli faktörlerden birisi de bu motorite çalışmalarıdır.
Bu çalışma olmadan sadece endoskopide mide fıtığı varlığında veya bu çalışma olmadan sadece kapak açıklığında hastanın
şikayetlerine göre hareket edip biz ameliyat yaparsak yine başarısız oluruz. Uzun dönemde gaz, şişkinlik gibi şikayetleri
hastaların devam edebilir veya yan etkiler çıkabilir. Uzun dönemde Bu başarıyı etkileyen faktörler hasta seçimi dışında
cerrahların serisinde de yatar. Bu ameliyatlar kalıp şekilde yapılan her cerrahın aynı metodu kullandığı veya aynı
tekniği kullandığı ameliyatlar değildir. Bu genelleme yapıp işte internete girip veyahut da değişik makalelerin
sonuçlarından dolayı veya sağdan soldan duyduklarınızla bu reflü ameliyatları üzerine kesin bir fikir almanız çok
zordur. Önemli olan o ekolün ya da o cerrahın serisinin başarısıdır. Reflü cerrahisi çok spesifik bir cerrahidir.
Yani bu konuyla ilgilenen cerrahların devamlı bu ameliyatları yapıyor olması, öğrenim süreci de uzundur. En
azından her yıl belli bir sayıda, yüz, yüz elli tane reflü ameliyatı yapması. Sadece bu konuyla laparoskopik mide
cerrahisiyle ilgilenmesi, dikiş tekniklerini iyi bilmesi, bu bölgenin anatomisini iyi bilmesi, iyi incelemesi
çalışmaları gibi aynı zamanda iyi bir endoskopi bilgisinin olması gibi birçok faktör bu ameliyatların sonucunu etkiler.