<p><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Arial,sans-serif"><span style="color:#000000">Ameliyata karar vermeden önce tabii ki birçok yöntemi denedim. Diyet yaptım, spor yaptım. akupunktur yaptım. Her tür yöntemi denedim. Kilo da verdim.Çünkü düzenli beslenerek ve spayla elbette ki kilo veriyorsunuz ama daha sonradan tekrar aynı kiloları aldım. Daha fazlasıyla aldım. o yüzden ameliyata karar verdim. Ameliyattan sonra yüz yirmi beş kilo kaybettim. Ameliyat hayatımı tamamen değiştirdi. Yüz yirmi beş kilo verince tabii ki hayat kaliteniz çok artıyor. Çok daha sağlıklı olduğumu hissediyorum şu anda. Özellikle hareket kabiliyetinin çok artması, gece uykularının çok daha rahat olması. Ve iç organlardaki yağlanmalara kadar, kan değerlerinin değişmesi çok daha sağlıklı ve çok daha aktif bir hayatım oldu. Şimdi ameliyatı yapan çok fazla doktor, çok fazla merkez, çok fazla hastane var. Ben neye dikkat ettim? Ben öncelikli olarak tabii çok araştırdım. Yani ameliyat olmadan önce çok araştırdım. Daha önce Ahmet Hoca'yı ameliyat olmuş bir arkadaşım vardı. Ve çok mutluydu, çok memnundu. Üçüncü senesi de bitmişti. O arkadaşımın tavsiyesi üzerine ben Ahmet Hoca'yla tanıştım. Ahmet hocanın bana yaklaşımı çok önemliydi bence. Çünkü doktorun yaklaşımı hastanın da duruma Motive olmasın, olaya motive olmasını çok etkiliyor. Ahmet hoca çok babacandı.Çok sıcak davrandı. Ameliyatı tüm riskleriyle anlattı. Bu çok önemli. Hani neler olabileceğini, risklerini, komplikasyonlarını ve iyi ya da kötü sonuçların neler olabileceğini çok detaylarıyla anlattı. Yapacağı işlemi de detaylı olarak anlattı. Benim için doktor seçimi çok önemliydi. Ahmet Hoca'yı tercih etmemin sebeplerinden bir tanesi de çok güçlü bir ekibinin olmasıydı. Çünkü burada destek alacağınız birçok insanın olması sizi çok rahat ettiriyor. Hem psikolojik açıdan hem salı diyetisyen desteği açısından hem tüm sağlık kontrollerinin yapılması aşamalarında birden fazla doktor. Ahmet hocayla birlikte çalışan çok güçlü bir ekip vardı. Bu yüzden tercih ettim. Benim üçüncü yılım bitti. Ameliyat sonrası her şey bitmiyor tabii ki. Her zaman sağlıklı olmak için her insan gibi artık her normal insan gibi. Daha aktif bir yaşamınız olmasına gayret ediyorsunuz. Yiyeceklerinize sizin için sağlıklı olan seçimler yapıyorsunuz. Sizin için sağlıklı olan yiyecekleri tercih ediyorsunuz. Ve personel kontrolünü hiçbir zaman elden bırakmıyorsunuz. Bu çok önemli. Zaman içinde tabii ki yemek kapasiteniz artabilir. Ama bu kontrolleri yaparak her normal sağlıklı insan gibi her insan olması gerektiği gibi doğru seçimleri yapıp aktif bir yaşam tarzıyla hayatıma devam ediyorum</span></span></span></p>
<p>Tüp mide günümüzde en çok kullandığımız ameliyatlardan birisi. Burada midenin sadece küçültülmesi söz konusu değil. Çıkan mideyle birlikte hormonal değişiklikler. Yani iştahın azalması. Dediğimiz hormonun çıkmasıyla. Ve en önemlisi gibi artmasıyla metabolizma hızının artması yani ayda eskiden iki kilo verirken dört kilo verilmesi ve insülin direncinin hemen ameliyathaneden çıkar çıkmaz düşmeye başlamaz şeker hastalığının, insülin direncinin ve yüksek tansiyonun düzelmeye başlaması gibi etkileri vardır. Biz bunlara hormonel etkiler diyoruz. Yani zannedildiği gibi tüp mide ameliyatı sadece mideyi küçülttük, az yiyeceğiz ondan dolayı da kilo vereceğiz ameliyatı değildir. Bu ameliyatı olanlar niye çok mutlu ve niçin çok arttı? Çünkü bu ameliyat hastalara çok az gıdayla mutlu olma, beyinden endorfin salgısının çok olmasını yani mutluluk hormon salgısının çok olmasını sağlıyor. Dolayısıyla diyetlerden çok farklı olarak bu hastalar eh çok az gıdayla mutlu olarak, doygun olarak ve en önemlisi hormonal değişikliklerle yaşamaya başlıyor. Tabii biz klinik olarak hastalara sadece ameliyat sunmuyoruz. Büyük bir rehabilitasyon programı sunuyoruz. Ve bizim eh olma en önemli eh başarımız da buradaki takibimiz. Çünkü en az yüzde yetmiş beş hastada takip istiyor. Hastalar maalesef bu noktada başarılı değil. Çoğu hasta kontrole gelmek istemiyor. Ve bir buçuk yılda da kilo verdiği için ben çok mutluyum diyor. Bunlar tabii ki bizim saptamalarımız. Ama gözüken bir şey var. O da şu. Yüzde otuz hasta. Yani üçte bir hasta az çok kilo alabiliyor. Yani kırk kilo verdikten sonra beş kilosunu geri alabiliyor. Veya on kilosunu geri alabiliyor. Bu gördüğümüz bir tespit. Bütün dünyanın tespiti. Bizim serimizde bu oran çok daha düşük. Yani yüzde on hasta hafif tatlı oluyor. Ama yüzde üç ila beş hasta ise eski haline neredeyse dönüyor. Biz bunlara tekrar geri kilo almış ve ameliyat ihtiyacı olan hastalar diyoruz. Bu acaba yüzde beş onluk gruptaki hastaya ne yapılabilir? Hangi ameliyatlar yapılabilir? Evet işte tüp midenin en büyük faydası o. Eğer daha önce baypas olduysanız bu şansınız yok ama tüp mide olduysanız var. Neler yapılabilir? Tüp mide, gastrik bypassa çevrilebilir. Yani tipinde bir midenin küçültülüp bağırsakların kısaltıldığı bir ameliyattır. Ya da bypass dediğimiz yine mideni küçültüp gastrik bypass'a çevirdiğimiz bir ameliyat. Mini gastrik bypass. Çok ağır şeker hastası ise şekeri devam ediyorsa dediğimiz pilorun altından yani tüpün en altından eklediğimiz bir ameliyatına da bu ameliyatlar çevrilebilir. Dolayısıyla tüp mide ameliyatının en büyük avantajı tekrar ikinci ve şansının olması ve başarılı olmasıdır. O yüzden tüp mide ameliyatı olmuş, geri kilo almış olan hastalarımıza bu alternatifleri sunmak istiyoruz. Bu alternatifler ilk ameliyattan sonra size ikinci bir anahtar olarak sunulan bir şans anahtar olarak düşünmenizi istiyorum.</p>
<p><span style="color:#000000">Yemek borusunun nadir görülen hastalıklarından birisidir. Tüm Toplumda görülme sıklığı yüzde bir olarak ifade ediliyor ama kanaatimce birçok yayının da desteklediği gibi daha fazla olmakla birlikte genellikle teşhis koyamama, konamas ya da reflü hastalığıyla karışması nedeniyle tanısal güçlükler nedeniyle insidansında bir miktar daha fazla olduğunu düşünüyorum. Özellikle son yıllarda manometri ve bir radyolojik tetkiklerin imkanların artmasıyla ve doktorların aklına da biraz fazla girmesiyle akalazya hastalığında bir artış olduğu bir gerçek. Akalazya yemek borusuyla mide bileşkesinin açılamaması hastalığıdır. Hep kapalı kalması hastalığıdır. Aniden başlayabilir. Çok yavaş olarak başlayabilir. Ana bulgu yutma güçlüğü dür. Göğüs ağrısı yediklerinin yukarı gelmesi gibi bulgularda olabilir. Akalazyada tanı genellikle yemek borusu filmiyle ya da endoskopiyle ikisinin bir arada olması şarttır bence. konabilir. Manometri yani burundan takılan bir kateterle yemek borusunun basıncının ölçülmesi de tanıda mutlak gerekli olan noktalardan tetkiklerden birisidir. Malometre nedir? Malometre burundan konan bir kateterle yemek borusu basınçlarının ve yemek borusu mide bileşkesinin basıncını ölçen bir tetki çünkü yemek borusu hareketli bir organdır. Yani düz bir boru değildir. Siz bir şeyler yediğinizde yediğiniz yemekler, yer çekimi etkisiyle gitmiyor. Yani ben sizi ayağınızdan tavana bağlayıp ters çevirsem bir kaşık çorba versem, yutarsanız onu yukarı doğru gönderir yemek borusunun itici hareketleri vardır. Akalazyada bu yemek borusunun hareketleri de bozulmuştur. Hem yemek borusu hareketleri bozulmuştur. Hem yemek borusu mide bir ilişkisi açılmamaktadır. Peki nasıl tedavi edeceğiz? Maalesef ilaçla tedavisi gerçi kalsiyum antikonistleri verilir ama çok etkili değildir. Balon tedavisi deyince hani biraz şirin gibi gözüküyor ama şöyle bir balondan bahsediyorum. Endoskopta endoskopun içerisinden geçirilen daha sonra ucu dışarıdan şişirilerek yemek borusu mide yerleşkesindeki kasların düzensiz olarak ayrılmasını sağlayan bir tedavi yöntemi. Günümüzde balon tedavisi, radyolojik tedavi altında tetkik altında görerek ve o bölgedeki açılmayı iyice tetkik ederek yapılabilmektedir. Bu balon tedavisiyle yüzde yetmiş hastada hemen hemen bir balonla çözüm sağlanabilmektedir. Ama balon tedavisinin önemli bir grubunda ikinci ya da üçüncü balonların yapılması gerekli olabilmektedir. Yüzde otuz hastada ise balon tedavisi yeterli olmamaktadır. Bir diğer tedavi kitaplarda okumuşsunuzdur veya internette duymuşsunuzdur. Botoks dediğimiz Botoks nedir? Hani yüzde kullanılıyor botoks. Botoks siniri felç eden bir madde. Zaten yüzdeki sinirleri de felç ettiği için oradaki kaslar kasılmıyor ve devamlı kas donuk kalıyor. Yani kasılı kalmış oluyor ve gerginlik yaratıyor. Kasları felç ediyor. sinirler bu bölgede botoksla bloke edilir. Ve kasların kasılması ortadan kalkar ve kaslar gevşer. Ve bu bölge açılır. Biz bunu sadece yaşlı hastalar için öneriyoruz. Tedavisinin en büyük handikapı daha sonra cerrahi tedavilerde güçlük çıkarması. Botoks tedavisinin etkinliği de aslında oldukça düşük, yüzde elliler civarında. Heller miyotomisi, Heller isimli bir cerrah yaptığı için adı üzerinde yapılan mide bileşkesindeki iki kat kası keserekten soğan kabukları gibi düşünebilirsiniz. En içteki soğan kabuğu yani mukozanın kalacak şekilde yemek borusuna Santim mideye iki buçuk santim uzayacak şekilde kesilmesini içeren bir tedavi yöntemidir. Günümüzde laparoskopik daha büyüterek yaptığımız için o bölgeyi daha hakim olduğumuz için ve reflü tedavisindeki cerrahi tedaviden gelen tecrübemiz de katıldığı için kanaatimce son otuz yılda laparoskopik akalazya veya heller miyotomisi daha iyi şartlarda yapılabilmektedir. Ve tedavinin etkinliği oldukça yüksektir. Başarılı bir miyotomi sonrası hastalarda yemek borusuyla mide bileşkesi tamamen açılır. Tabii bu noktada alttaki mideden de yukarı, yemek borusundan kaçak olmaması için bir dediğimiz yarım sargının eklenmesi gerekir ki ben bunu her zaman şeklinde uyguluyorum. Ürüne konan doblikasyon da olabilir. Böylece hastaların reflüsü de ortadan kaldırılır. Bir diğer gelişen tedavi denen endoskopik olarak ağızdan girerek endoskopik yapılan miyotomi burada tabii endoskop aracılığıyla önündeki diyeceğimiz bir yakıcı aletle kaslar kesiliyor. sonuçları uzun dönem sonuçları henüz yok ama ümit vadetmektedir. Puem tedavisi. Tabii ki yine uyutuluyor hasta ama karna girilmemesi ve genel anestezi daha kısa bir miktarda alması nedeniyle avantajlarını içeriyor. Sonuç olarak Akalenzya'nın bence en önemli sorunu teşhis sorunudur. Teşhis edildikten sonra da tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Önemli olan geç kalmamaktadır. Geç kalmamaktadır. Çünkü geciktikçe alttaki darlık nedeniyle yemek borusunun genişlemesi söz konusu olacaktır. Adeta bir çuval. Hatta çorap deriz biz buna. O hale gelirse yapılacak bütün tedaviler yeterince başarılı olamaz.</span></p>
…